🦦 Bakara Suresi 152 157 Ayetler Arapça
Bakara152-157 (Zikir, sabır, şehitlik, imtihan) Bakara 172-173 (Rızk, yenilmesi haram olanlar) Bakara 177-179 (Müttakiler, kısas, diyet) Bakara 183-188 (Oruç, dua, haksız kazanç) Bakara 195 (Allah yolunda infak) Bakara 197-201 (Hac ibadeti, dua) Bakara 233 (Bebekleri emzirme süresi) Bakara 238 (Namazın muhafazası) 3. CÜZ
KuranArapçası / Kuran Anahtarı derslerimizin Kırık Meal Çalışmaları Bakara Suresi 138 ile 152. ayetler Ahmet_Sedat_Üstün_Beyin Sunumu ile. Bu çalışma ile K
AyetinHem Arapça Metni olmalı ve Meal (Diyanet Meali olmasına özen göstermeli) ekleyerek Yükleyin. Âl-i İmrân Suresi 157. ayet Sahibi Admin. Âl-i İmrân Suresi 157 0 likes 423 izlendi; Âl-i İmrân Suresi 151. ayet Âl-i İmrân Suresi 152. ayet Sahibi Admin. Âl-i İmrân Suresi 152 0 likes 380 izlendi; Âl-i İmrân
Kuranı Kerim'de yer alan 2. sıradaki Bakara suresinin 286 ayetinin Türkçe meali yer alıyor. Bakara suresi 153. ayet meali Bakara suresinin Türkçe
AyetlerArapça okunuş ve, Stream Bakara Suresi 153-157 (Şehitlik) by Faruk Algın Listen, Bakara Suresi 153-157 Ayetler by İsmail Biçer on Amazon Music,. Ezberlenecek ayet ve sureleri yüzünden tecvid kurallarına uygun olarak okur. Bakara
Bakarasûresi 152. ayetin okunuşu ve anlamı, 2:152 meali Edize.Com Kuran Bakara Sûresi İletişim Sitemap SÛRELER 1. Fâtiha Sûresi 2. Bakara Sûresi 3. Âli İmrân Sûresi 4. Nisâ Sûresi 5. Mâide Sûresi 6. En'âm Sûresi 7. A'râf Sûresi 8. Enfâl Sûresi 9. Tevbe Sûresi 10. Yûnus Sûresi 11. Hûd Sûresi 12. Yûsuf Sûresi 13. Ra'd Sûresi 14. İbrâhîm Sûresi 15.
Dersimizİslam, Kuran'da yer alan dua, ayet ve sureleri bulabilir, Peygamber ve Evliyaların hayatları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. 28
jLnPoZ. Bakara Suresi 152. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 152. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...Bakara Suresi 152. Ayetinin Arapçasıفَاذْكُرُون۪ٓي اَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُوا ل۪ي وَلَا تَكْفُرُونِ۟ Bakara Suresi 152. Ayetinin Meali AnlamıO halde siz beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin ve sakın nimetlerime nankörlük Suresi 152. Ayetinin TefsiriPeygamberimiz her hususta insanlara model olabilecek beşer bir elçidir. Örnek alabilmemiz açısından insan olması son derece önemlidir. O, sistemini bütünüyle ilim, irfan ve ahlâk üzerine kurmuştur. Âyet-i kerîme onun asıl vazifelerini sayarken bu noktaya dikkat çekmektedir O Peygamber, ümmetine her biri bir ilim ve irfan kaynağı olan Allah’ın âyetlerini okuyor, onları her türlü günah ve ahlâksızlık kirlerinden arındırıp tertemiz yapıyor, onlara Kur’an’ı ve hikmeti öğretiyor ve yine onlara bilmedikleri ve akıllarıyla asla bilemeyecekleri imanî esasları, uhrevî bilgileri, yaratan ve yaratılana ait varlığın sırlarını öğretiyor. Bundan daha büyük nimet olabilir mi?Dolayısıyla Allah’ın nimet, rahmet ve yardımına nâil olabilmek için Hz. Peygamber’in getirdiği davete kulak verip bize okuduğu ayetleri anlamak, nefsimizi tezkiye ve ruhumuzu tasfiye ederek ahlâkımızı güzelleştirmek, onun öğrettiği şekilde Kur’an’ı ve sünneti özümseyip kavramak, bilmediğimiz fakat öğrenmemiz lazım gelen şeyleri de öğrenerek ilim ve irfanda gelişmek mecburiyeti vardır. Cehalet karanlıklarından kurtulup ilim, irfan ve medeniyetin aydınlığına kavuşmak, böylece insanlığa örnek ve önder bir seviyeye yükselmek ancak bu yolla mümkün güç, kuvvet ve kudret Allah’a ait olduğundan, öncelikle O’na tam olarak bağlanmak ve O’nun yardımını celbetmek esastır. Bütün başarıların temelinde bu gerçek yatmaktadır. Bu bakımdan Allah Teâlâ bize üç mühim vazife vermektedir Zikretmek, şükretmek ve nankörlük Allah’ı zikredince, Allah da bizi şanına uygun bir tarzda zikretmekte; rahmet ve yardımda bulunmaktadır. Kulluğumuzu kabul buyurmakta, tevbe ve istiğfarlarımızı işitmekte ve dualarımıza icâbet etmektedir. Hadis-i kudside şöyle buyrulur “Kulum beni zikrettiğinde ben onunla beraberim. O beni kendi içinde zikrederse ben de onu zâtımda zikrederim. O beni bir topluluk içinde zikrederse, ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluk içinde zikrederim.” Buhârî, Tevhid, 15Allah’ı zikir dille, kalple ve bedenle olur. Dille zikir, Allah Teâlâ’yı en güzel isimleriyle anmak, O’na hamd etmek, O’nu tüm noksanlıklaran pak ve uzak tutmak, kitabını okumak ve dua etmektir. Kalb ile zikir, Allah’ı gönülden anmak, O’nun varlığının delilleri, isim ve sıfatları üzerinde düşünmektir. Bedenle zikir ise vücudun azalarından her birinin görevli bulundukları vazifeyle meşgul ve dopdolu olması, kendilerine yasaklanan şeylerden uzak bulunmasıdır. Büyük velilerden Ubeydullâh Ahrâr Allah Teâlâ’nın zikriyle eriyebilmek için şöyle bir yol tavsiye eder“Hayal et ki, dünya yeşil bir kubbedir. Onun içinde de Allah’tan başkası yoktur; bir de sen varsın. Bu hâlinle Allah’ı anmaya devam et ki, ezilip eriyip gitme tecellisi seni sara… Bundan sonra sana ihtiyaç kalmaya, ancak O kala…” el-Hadâiku’l-Verdiyye, s. 474Şükür, verdiği nimetlerden dolayı kulun Allah’a teşekkür etmesi, minnettarlık duyması, bunu söz ve amelleriyle göstermesidir. Dolayısıyla şükür de yine bu üç yolla yani dil, kalp ve bedenle yerine getirilir. Kul, şânına layık bir şekilde Allah’ı zikredecek, Allah da kulunu şanına layık bir şekilde anıp hatırlayacaktır. Yine kul, verdiği nimetlerden dolayı Rabbine teşekkür edecek ve fakat O’na asla nankörlük etmeyecek, nimetlerini görmezden gelmeyecektir. Şükür nimetin artmasına, nankörlük ise nimetin elden gidip ilâhî azabın inmesine sebeptir. Âyet-i kerîmede buyrulur “Şâyet şükrederseniz size olan nimetlerimi artırır da artırırım. Yok eğer nankörlük ederseniz, şunu bilin ki benim azabım çok şiddetlidir.” İbrâhim 14/7Şu kadar var ki müminler, “Beni zikrediniz!” emri karşısında acizliğini hissederek, önce “Rabbimiz! Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım isteriz” Fâtiha 1/4 sözünü hatırlayarak Rabbini zikretmek ve O’na şükretmek için yine Allah’tan yardım isteyecektir. Bu sebeple devam eden ayette iman edenlere hitaben şöyle buyrulmaktadırBakara Suresi tefsiri için tıklayınız...Kaynak Ömer Çelik TefsiriBakara Suresi 152. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız... İslam ve İhsan
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız. Bakara Suresi 157. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 157. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri… Bakara Suresi 157. Ayetinin Arapçası اُو۬لٰٓئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ Bakara Suresi 157. Ayetinin Meali Anlamı İşte bunlar, Rablerinin bol mağfiret ve rahmetine ulaşanlardır. Doğru yolu bulanlar da fakat onlardır. Bakara Suresi 157. Ayetinin Tefsiri Her insanın imtihana tabi tutulacağı hâdiseler olacaktır. Açlık ve korku; mal, can ve mahsullerin noksanlaşması gibi hususlar bunların başında gelmektedir. Rabbimiz bu yolla, belâya sabredip kadere rızâ gösterenlerle göstermeyenleri birbirinden ayırmaktadır. Çünkü belâlar, iyilerle kötüleri ayırmada ve bireylerin kıymetlerini belirlemede mühim bir ölçüdür. Bunlara sabredenler imtihanı kazanacak, sabredemeyenler ise kaybedeceklerdir. Bu nedenle ayetin sonunda “Sabredenleri müjdele!” buyurmaktadır. Onlar, Allah’tan geldiklerinin, yine Allah’a döneceklerinin şuurunda olan ve bütün varlıklarının Allah’a ait olduğunu bilen akl-i selim sahibi kimselerdir. Onlara büyük müjdeler mevcuttur. Allah Rasulü şöyle buyurmaktadır “Mü’mine herhangi bir yorgunluk, çaresiz bir hastalık, bir keder, bir eziyet yahut gam isabet etse hatta bir diken batsa mutlaka bundan dolayı Allah onun hatalarını bağışlar.” Buhârî, Merdâ 1 Musîbete uğrayan birinin, “Bizim bütün varlığımız Allah’ındır ve biz fakat O’na dönüyoruz” Bakara 2/156demesinde birden fazla fayda ve hikmet bulunmaktadır Bu sözü söylemekle meşgul olmak o anda insanın ağzından uygunsuz birtakım kelimelerin çıkmasını önüne geçer. Belâya uğrayan birinin kalbi tesellî bulur ve üzüntüsü azalır. Şeytanın o insana uygunsuz söz söyletme arzusu kesilir. Bu sözü duyanlar, aynı şeyi tekrar ederek ona uyarlar. Diliyle bunu söyleyenin kalbine güzel düşünceler ve Allah’ın kazâ ve kaderine teslimiyet arzûsu gelir. Hadis-i şerifte şöyle buyrulur “Belâya uğrayan bir kul اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنّاَۤ اِلَيْهِ رَاجِعُونَ. اَللّٰهُمَّأَجِرْن۪ي ف۪ي مُص۪يبَت۪ي وَأخْلُفْ لي۪ خَيراً منها Bizim bütün varlığımız Allah’ındır ve biz fakat O’na dönüyoruz. Ya Rabbi bu musîbet sebebiyle bana ecir ver ve bana aldığından daha hayırlısını bağışla» derse, Allah onu bu vesileyle mükâfâtlandırır ve ona daha hayırlısını verir.” Müslim, Cenâiz 4 Bu nedenle Allah dostlarından Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri şöyle der “Alan sensin veren sensin kılan sen Ne verdinse odur dahi nemiz var!” Son olarak 157. âyet-i kerîme ise sabredenlere müjdelenen ilâhî ihsanları, bağış, rahmet ve bereketi haber vermektedir. Onlara Rableri katından bol bol mağfiretler, bağışlanmalar, övgü ve senâlar mevcuttur. “Salavât” kelimesinin çoğul gelmesi bu mânaları ifade eder. Yine onlara Rableri katından büyük ve kesintisiz bir rahmet mevcuttur. Allah onlara dünya ve âhirette faydalı ve sevindirici nimetler ihsan edecek ve hususiyle âhirette onları her türlü zarardan koruyacaktır. Hidâyete erenler de fakat onlardır. Onlar, Allah’a teslimiyet ve kadere rızâ göstermek suretiyle en doğru yolu bulmuşlardır. Şâir ne güzel söyler “Iztırâb-ı hâl bâdî-î sükûnet olduğu Tıfl iken mâlûmum oldu cünbüş-î gehvâreden.” Ârif “İnsanoğlu her ıstırap verici durumdan hemen şikâyet etmemelidir. Çünkü bu haller bazan insana kalp huzuru verecek imkanlar sağlayabilir. Ben bunu, daha küçücük çocukken ve beşikte sallanırken anladım. Önce beşiğin sallanması biraz başımı döndürür gibi oldu ama, sonra rahat ve sâkin uykulara daldığımı da inkâr edemem.” Önceki ayetlerde insanı kemale erdirecek ve ilâhî yardımı celbedip kâfirlerle mücadele azmini kuvvetlendirecek “sabır” ve “namaz” gibi iki mühim mânevî silaha sarılmanın lüzumundan bahsedildi. Aşağıdaki ayette ise insanın bu yüksek değerlerden uzaklaşmaması için iç âleminde nefis adı verilen düşman ile de mücadelenin ihmal edilmemesine işaret buyrulmakta; bunun için sabır ve namazın yanında hac, umre, tavaf ve sa’y gibi nefis tezkiyesine matuf ibâdetlere de önem verilmesi gerektiği hatırlatılmaktadır. Bu ayetle bunun yanı sıra yakın bir tarihte Mekke’nin fethedilip Kâbe’nin putlardan temizleneceği ve İslâm fetihlerinin genişleyeceği müjdesi verilmektedir Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız… Kaynak Ömer Çelik Tefsiri Bakara Suresi 157. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Feżkurûnî eżkurkum veşkurû lî velâ tekfurûniArtık siz de anın beni, anın da ben de anayım sizi. Nankörlüğü bırakın da şükredin bana. O halde siz yalnız Bana itaat ve ibadet ederek devamlı Beni zikredin ki; Ben de sizi rahmetim ve mağfiretimle zikredeyim. Nimetim ve faziletimle şereflendireyim. Bana sürekli ve samimiyetle şükredin, sakın nankörlük siz, bütün zamanlarınızda ve bütün imkanlarınızla her yerde beni anın, ben de sizi her an bağışlamak ve sevap vermekle anayım. Verdiğim nimetlere karşı bana şükredin, nankörlük halde zikirle, şükürle, ibadetle, dinimi, şeriatımı anlatarak beni anın ki, ben de size lütfumla muamele yapayım. Bana şükredin, bile bile beni inkâr ederek, ihsan ettiğim nimetlere nankörlük halde beni anın ki ben de sizi anayım ve bana şükredin, bana karşı nankörlük yalnızca Beni anın, Ben de sizi anayım; ve yalnızca Bana şükredin ve sakın nankörlük halde siz, bana itaat ve ibadet ederek beni anın ki, ben de sizi mağfiretimle anayım. Nimetlerime şükredin de nankörlük yaparak küfre varmayın. Beni ve nimetlerimi inkâr etmeyin.Artık Beni anın. Ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin, nimetlerimi inkâr beni anınız ki ben de sizi anayım. Bana şükrediniz, bana nankörlük etmeyiniz.[31][31] Şükür kelimesi hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, I, 446-453; II, anın beni, ben de anayım sizi, siz bana şükredin, küfretmeyinizO halde her işte ve her yerde beni hatırlayın ki ben de sizi hatırlayayım. Bana şükredin ve asla nankörlük etmeyin!Bkz. 40/60İnsanın Allah’ı hatırlaması genel anlamda; nerede ve hangi şartlarda olursa olsun Allah’a karşı sorumluluğun gereği olarak aklını işleterek,... Devamı..Dâimâ beni zikr ve tahattur idiniz ki ben de sizi bırakmıyayım, şükür idiniz bana karşu küfrân-ı ni’met Beni anın, Ben de sizi anayım; Bana şükredin, nankörlük etmeyin.*Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük ise siz beni ibadetle anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!Beni hatırlayın ki ben de sizi hatırlayayım. Bana teşekkür edin; nankörlük halde beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin de nankörlük halde anın beni, anayım sizi ve şükredin de bana nankörlük etmeyinÖyleyse Beni zikredin¹ ki Ben de sizi Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin1- Öğütlerimi dinleyin; Bana karşı sorumluluklarınızı unutmayın, yaptığınız her şeyi gördüğümü ve bildiğimi aklınızdan çıkarmayın; sizden istemiş oldu... Devamı..Öyle ise siz beni taatle, ibâdetle anın, ben de sizi sevab ile, mağfiretle anayım. Bir de bana şükredin, bana nankörlük ise beni ibâdetle zikredin ki, ben de sizi rahmetimle yâd edeyim; ve bana şükredin fakat bana nankörlük etmeyin!22“Hâlık-ı Rahmân rahmeti bol olan yaratıcı ibâdından kullarından istediği en mühim iş şükürdür. Furkān-ı Hakîm’de Kur’ân’da gāyet ehemmiyetle ... Devamı..Beni hatırlayın, bende sizi hatırlayayım, bana şükredin, beni inkâr siz Beni anın ki Ben de sizi anayım, Bana şükredin, sakın Beni tanımazlık beni, nimet ve bolluk içinde, ta/atla anın ki ben de sizi şiddet-ü belâda, sevap ile anayım, bana şükredin, bana nankörlük Ben’i anın ki, Ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük halde artık beni anın da ben de sizi anayım. Bana şükredin ve asla küfranda benimle gönül bağınızı hep canlı tutarak ve ayetlerimi sürekli gündeme getirerek Beni anın ki, Ben de dünya ve âhirette iyilikler bahşederek sizi kalbinizle, hem de söz ve davranışlarınızla Bana şükredin ve sakın Bana karşı nankörlük etmeyin! İşte bunun içinArtık beni anın ki sizi anayım! Bana şükredin; nankörlük etmeyin!Artık hep beni düşünün, ben de sizi anayım. Bana şükredin ve de bana nankörlük hangi işi yaparsanız yapın, ne düşünürseniz düşünün, Rabbinizi anarak, Rabbinizi düşünerek yapın! Her işinizi Rabbinizin yasalarına uygun yapın ki; Rabbiniz de sizi ansın! Rabbiniz de sizi düşünsün! Size verdiğimiz nimetler için şükredin! İnsanların şu sözüne bakmayın! “Ekmeğini, aşını biz veriyoruz.” Onlar sadece onlara verdiğimiz imkânlardan, sizin çabanızın karşılığını verirler. Çaba göstermenizi sağlayan onlar değil biziz. Onun için sakın Rabbinize karşı nankörlük etmeyin! Siz beni ibadetle hatırlayın ki ben de sizi bağışlama ile anayım. Benim için şükredin; bana nankörlük etmeyin!O halde siz, yalnızca Beni anın¹ ki Ben de sizi Bana şükredin ve sakın nankörlük Zikir Anmak, hatırlamak ve ezberlemek anlamına gelir. Terim olarak ise Allah’ı, kendisinin belirlediği usûl ve ifâdelerle anmak ve hatırlamak demek... Devamı..Öyleyse Beni anın ki Ben de sizi anayım; Bana şükredin ve Beni inkar beni anınki ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin. 14/7Şu hâlde, siz Beni anın ki Ben de sizi anayım![³⁰⁰] Ve Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin![300] İki âyetin başında yer alan edatlar gerekçe gösterilerek âyetlerin birbirinin devamı olduğu söylenmiştir Râzî. Bu durumda mâna şöyle olur “İç... Devamı..Artık Beni zikrediniz ki Ben de sizi zikredeyim ve Bana şükrediniz, Bana nankörlükte siz Ben'i zikredin ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin. Öyle ise beni anın ki, ben de sizi anayım; bana şükredin, nankörlük etmeyin.Bu ni'metimi ikmâle karşı beni tâ'atle ve emirlerime teb'iyetle zikr idiniz ki ben de sizi sevâb ve ihsân ve ni'am ile zikr ideyim. Ve bana şükür idiniz ve ni'met ve ihsânıma küfür aklınızdan çıkarmayın[*] ki ben de sizi çıkarmayayım! Bana karşı görevinizi yerine getirin, iyilik bilmez olmayın![*] Zikir, bağlantılarıyla birlikte düşünülüp öğrenilen bir bilgiyi kullanıma hazır tutmak, akla getirmek veya söylemektir. Müfredât Tabiat, Allah'ı... Devamı..Beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim. Bana şükredin, nankörlük Beni anın ki, Ben de sizi anayım.67 Bana şükredin; sakın nankörlük etmeyin.67 Peygamberimiz, Allah’ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir “Kulum Beni andığı zaman Ben onunla beraberimdir. Eğer kulum Beni yalnız başına anarsa... Devamı..Anın beni ki, anayım sizi. Şükredin bana, sakın nankörlük etmeyin!pes anuñ beni ya'nį ŧa'at-ıla, daħı şükr eyleñ baña ya'nį ŧa'at-ıla daħı nā sipās lıķ eylemeñ baña ya'nį ma' beni añuñuz ṭāat‐ıla, ben daḫı sizi añar‐men raḥmet‐ile. Daḫı şükreyleñüz baña ve kāfir olmañuz benüm ni olduqda siz itaətlə Məni xatırlayın ki, Mən də sizi yada salım! Mənə şükür edin, Məni danmayın!Therefore remember Me, I will remember you. Give thanks to Me, and reject not do ye remember156 Me; I will remember you. Be grateful to Me, and reject not The word "remember" is too pale a word for dh ikr, which has now acquired a large number of associations in our religious literature. In its verba... Devamı..
bakara suresi 152 157 ayetler arapça