⚽ Alkolün Yol Açtığı Davranış Bozuklukları
Bunlarındışında alkol kullanımının yol açtığı kalıcı demans, kalıcı amnestik bozukluk, Wernicke-Korsakoff sendromu , psikotik bozukluk, duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, uyku bozukluğu, cinsel işlev bozuklukları görülebilir. IX-ALKOL KULLANIMINA BAĞLI BEDENSEL BOZUKLUKLAR
DEHBolan çocukların tedavi edilmedikleri sürece ders başarılarının artması beklenemez. Zeka sorunu olmayan DEHB’li çocuklar uygun tedavi yaklaşımları ile ders başarısı açısından beklenen performansı gösterebilir, hareketlilik ve dürtüselliğin yol
TürkiyeBağımlılıkla Mücadele (TBM) Eğitim Programı kaynaklı, Yeşilay’ın önerdiği ekran süreleri aşağıdaki gibidir: 0-3 yaş: Ekrandan olabildiğince uzak tutulmalıdır. 3-6 yaş: Günlük toplam süre en fazla 20-30 dk. 6-9 yaş: Günlük toplam süre en fazla 40-50 dk. 9-12 yaş: Günlük toplan süre en fazla 60-70 dk. 12
2DAVRANIŞ BOZUKLUĞU Davranış bozukluğu(DB) ergenlik döneminde oldukça sık olarak görülen ve başkalarına zarar verici davranışların yanı sıra toplumsal kural ve normların sürekli bir şekilde ihlal edildiği bir bozukluktur.DSM IV’de bu bozukluk “genellikle ilk kez bebeklik,çocukluk ve ergenlikte başlayan bozukluklar
Bunedenle, genellikle doğal felaketler, şiddet içeren saldırılar, ani kayıp ve savaş sırasında veya sonrasında ortaya çıkar. Yaşamsal psikolojik fonksiyonları travmatik deneyimin yol açtığı etkilerden korur. Nedenleri Unutkanlık Çözülmesi (Dissosiyatif Amnezi) Temel özelliği, önemli kişisel bilgilerin anımsanmamasıdır.
Kabusbozukluğu, uyurgezerlik, uyku terörü ve isimlendirilemeyen parasomnia olarak 4 türü vardır. Uykuyla ilişkili hareket bozuklukları: Huzursuz bacak sendromu, hareket bozuklukları gibi bazı hastalıklar uyku bozukluğuna yol açar. Solunum bozukluğuna bağlı olmayan uyku bozuklukları ve diğer bozukluklar. Uyku bozukluğu teşhisi
ErişkinPsikiyatrisi. Yaygın problemlerden biri olan yorgunluk, fiziksel, duygusal ve/veya zihinsel kaynaklı olabilir. Enerji ve motivasyon eksikliği hissi olarak tanımlanabilen yorgunluk, bu problemi yaşayan kişiler tarafından tükenmişlik, bitkinlik, hâlsizlik ve kayıtsızlık olarak tariflenir. Yorgunluk hissi, nörolojik
ob4y. Alkol ve uyuşturucu maddeler duygu algılamada ve davranışta yaptıkları değişiklikler nedeniyle oldukça sık kullanılmakta ve özellikle gençler arasında rağbet görmektedir. Eski çağlardan günümüze kadar alkol ve benzeri maddeler keyif verici, yatıştırıcı ve uyuşturucu olarak kullanılmaktadır. Zaman içerisinde bu keyif verici maddelerin çeşitliliğinde büyük değişiklikler olsa ve ilaç endüstrisinin gelişmesiyle doğal maddelerin yerini sentetik ürünler alsa da bu maddelerin kullanım amaçları hemen hiç değişmemiş,kötüyü kullanımları devamlı sorun oluşturmuştur. Bireyin kendisini hedef almayan toplumsal yasaklar da bu maddelerin kullanımını engellemekte tek başına etkili olamamıştır. Batı ülkeleri ve de gençler üzerinde yapılmış geniş çaplı tarama çalışmalarında alkol ve madde kullanım oranının gerçekten korkunç boyutlarda olduğu ve bu maddelere başlama yaşının giderek düştüğü gözlenmiştir. Bir tarafta büyük yasakların uygulandığı diğer taraftan uyuşturucu kullanımının belli mekanlarda serbest bırakıldığı farklı toplumlarda sonuç pek de değişmemiş her geçen gün bağımlı sayısında artış olmuştur. Gençlerin bu tuzağa düşmesini sağlayan bireysel ve toplumsal dinamikler ele alınmadıkça yani batağa düşmeden çocuklarımız korunmadıkça alkol ve uyuşturucularla mücadelede başarı elde etmek mümkün değildir... Genç alkol ve uyuşturucuyu güç ve büyümenin göstergesi olarak gören topluluklara girdiğinde bir kadehten bir şey çıkmaz’ ya da bir de sen çek bak ne kadar rahatlayacaksın’ davetlerine uymamazlık edemeyebilir. Bir defa denedikten sonra gençte geçici olarak oluşan gevşeme, rahatlama ve sorunları unutma hali bir dahaki alımı pekiştirici etki yapar ve giderek bağımlılık oluşur. Bu nedenle ailelerin çocuklarının arkadaş çevresini yakından tanıması çocuğunun kiminle düşüp kalktığını ve nerelerde vakit geçirdiğini bilmesi gerekir. Tabii ki bu yapılırken hafiye tipi yaklaşımlardan kaçınılmalı çocuğa karşı dürüst ve açık davranmalıdır. Diğer yandan getirilen sınırlama ve yasakların ölçülü ve çocuğun yaşına uygun olması beklenir. Örneğin çocuğumun arkadaşlarını tanıyacağım diye bir annenin gencin bütün telefonlarını dinlemesi ya da onu devamlı göz hapsinde tutması hiçte uygun bir davranış değildir. Bir süre kullanıldıktan sonra kötü kullanıma yol açan ve bağımlılık yapan maddeleri şöyle sıralayabiliriz. •-ALKOL -ESRAR •-MORFİN -EROİN •-KOKAİN -AMFETAMİNLER •-YATIŞTIRICI VE BUNALTI GİDERİCİ BAZI İLAÇLARdizepam, fenobarbital vb. •-UÇUCULAR Koklama suretiyle kullanılan maddeler; tutkal, tiner, naftalin vb. Her maddenin kendisine özel farklı etkileri olmakla birlikte uyuşturucu maddelerin ruhsal yapı üzerine esasen kişiyi bu maddeleri kullanmaya sevk eden sadece kullanıldığı zaman ortaya çıkan ve bir müddet sonra kaybolan geçici etkilerini şöyle sıralaya biliriz •-Keyifli ve mutlu hissetme •-Genel umursamazlık ve dert etmeme hali •-Canlılık ve neşelilik •-Sıkıntı giderme •-Özgüvenin artışı •Alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ile diğer ruhsal bozukluklar arasında sıkı bir ilişki vardır. Ruhsal bozukluğu olan bir çok kişide bu maddelerin adeta bir çıkış noktası gibi görüldüğü dikkatimizi çeker. Bunaltı içindeki çökkün ya da kişilik bozukluğu olan bir genç çareyi uyuşturucu ve alkolde arayabilir. Özellikle anne ve babaların çocuklarına soğuk ve anlayıştan uzak yaklaşımları bu yönelmeyi daha da kolaylaştırır. Çocuğunun sıkıntısını anlamayan ya da anlamazlıktan gelen ve psikiyatrik yardım istemekten adeta kaçan anne ve babaların bağımlılık oluştuktan sonraki çabaları genellikle başarısız kalır. Bu nedenle aile, çocuğunun ruh halinde değişiklik gözlemlediği ilk anda tıbbi yardım istemelidir. Alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığına zemin hazırlayan bazı çevresel ve kişisel faktörler vardır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz •Çocuk veya gencin içinde yaşadığı arkadaş grubunda alkol ve uyuşturucu maddelerin normal ve gayet sıradan bir şekilde kullanımı. Çocuğun grupla özdeşim çabasıyla bu maddeleri kullanmaya başlaması. •Çocukların küçük yaşlardan itibaren büyüklerin dünyalarına girmeye başlamalarıyla bar ve gece kulüplerine gitmeye alışmaları. •Alkol ve diğer bağımlılık yapan maddelerin özellikle grup halinde kişilerin sosyal çekilmesini ortadan kaldırması nedeniyle toplantıların hoş geçmesini sağlayacak bir eğlence aracı olarak kullanılması. •Müzik, sinema, televizyon ve radyo ile alkolün özendirilmesi ve adeta gücün ve büyümenin sembolü olarak gösterilmesi. Sıkıntı, bunaltı giderici ve keyif verici olarak kullanılmasının özendirilmesi. •Alkol ve uyuşturucu maddelerin ruhsal gerilimi geçici olarak azaltma etkileri nedeniyle özellikle sıkıntı hisseden, çökkün gençlerin sıkıntılarını giderme aracı olarak bu maddeleri kullanmaya başlamaları. •-Yetersizlik, güvensizlik duygularını, çekingenliği ve utangaçlığı ortadan kaldırması sebebiyle gençlerin özgüvenlerini bir süre olsun arttırmak ve rahat davranmalarını sağlamak amacıyla bu tür maddelere yönelmeleri. •-Davranış bozukluğu olan çocuk ve ergenler alkol ve madde bağımlılığına adaydırlar. Bu çocuklarda özellikle dürtü kontrolünde yetersizlik nedeniyle çok çabuk bağımlılık gelişebilir. •-Alkol ve uyuşturucu madde bağımlısı anne ve babaların çocuklarında alkolizm ve madde bağımlılığı görülme riski oldukça yüksektir. •Alkolün aile hayatındaki tahripleri, çocuğun sürekli aşağılanması ve dövülmesi ile oluşan gergin ve mutsuz bir ev ortamı çocuk yaşta ya da en geç ergenlik döneminde çocuğun alkol ve benzeri maddelerle tanışmasını sağlamaktadır. •-Alkol ergenler için adeta çabucak erişkin rolüne girmeyi sağlayan bir faktör gibi algılanır. •-Herhangi bir uyuşturucu madde yada alkol kullananlarda başka maddelere de bağımlılık sık görülmektedir. Yani genelde bir maddeden daha çok sayıda maddeye bağımlılık vardır. •Alkol ve uyuşturucu madde kullanma yönünden risk taşıyan kişiler • alkol ve madde kullanma öyküsü olan çocuklar ve gençler, • ve uyuşturucu maddelerin kullanıldığı ortamlara girip çıkan ve bir sebeple bu ortamlarda bulunan çocuk ve gençler, • arasında alkol ve uyuşturucu madde kullananların bulunduğu çocuk ve gençler, • bozukluğu gösteren çocuk ve gençler, • depresyon, sosyal fobi bozukluğu gibi psikiyatrik sorunları olan çocuk ve gençler, • güvensizlik ve çekingenlik hislerini yenmek için bu maddelere başlayanlar. Alkol ve uyuşturucu maddeleri her kullanan o maddelere bağımlı demek değildir. Bağımlılığın günümüze kadar pek çok tarifi yapılmıştır. Tek bir tarif yerine genel anlamda bağımlılıkta görebileceğimiz özellikleri sıralamak yerinde olur sanırız. Bunlar ; •-Uzun süreli kullanım -Bırakma isteği ve arzusuna karşın bunu becerememe -Kişinin toplumsal, mesleki ve ailevi yaşamında belirgin sorun oluşturma örneğin işe,okula geç kalma, çocuklarının ve eşinin bakımını sağlayamama ve insan ilişkilerinin bozulması -Alkol ya da maddeyi elde edebilmek için her türlü yola baş vurma hırsızlık, gasp gibi -Kullanılan alkol ya da maddeye karşı vücutta tolerans gelişmesi ve giderek artan miktarlarda alkol ve madde kullanımı -Alkol ya da madde alınmadığında yoksunluk belirtilerinin oluşması -Alkol ve uyuşturucu maddelerin bağımlılıkları farklı yollardan oluşmaktadır. Genel olarak bağımlılığı psikolojik ve fiziksel bağımlılık olmak üzere iki bölümde inceleyebiliriz. •FİZİKSEL BAĞIMLILIK Kullanılan maddenin özellikle insan sinir sistemindeki dengeleri alt üst etmesi ve bedenin adeta bu yeni duruma adapte olması halidir. Dolayısıyla bu madde alınmadığı ya da bulunamadığı zaman bir çok bedensel ve psikolojik belirtinin bir arada görüldüğü sonu ölümle dahi bitebilen ağır tablolar oluşur. Bu tabloya yoksunluk durumu denir. Fiziksel bağımlılık oluşturan maddelerin zaman geçtikçe giderek yükselen dozlarda alınması gerekir ki aynı duyguları yaşatabilsin. Yani bu maddelere karşı vücutta tolerans gelişir. Vücutta tolerans geliştiren maddelerin alınmasının aniden kesilmesi ise yoksunluk durumu diye adlandırılan oldukça ciddi bir tabloyu ortaya çıkarır . •PSİKOLOJİK BAĞIMLILIK Kişide kullanılan maddenin alınamamasından dolayı sadece psikolojik gerginlik hali vardır. Bu maddenin bırakılmasıyla genelde bedensel bir belirti görülmez. Ancak bazen kişi önü alınmaz bir istekle bu maddeyi tekrar kullanmaya başlayabilir. •ALKOL Psikolojik bağımlılık +Fiziksel bağımlılık •MORFİN / EROİN Güçlü fiziksel + Psikolojik Bağımlılık •ESRAR Psikolojik + hafif derece fiziksel bağımlılık •AMFETAMİN Psikolojik + hafif derece fiziksel bağımlılık •YATIŞTIRICI VE BUNALTI GİDERİCİ BAZI İLAÇLAR Güçlü fiziksel + Psikolojik bağımlılık • UÇUCU MADDELER Belirgin fiziksel bağımlılık yapmazlar. Psikolojik bağımlılık oluşturabilirler. ALKOL Alkol, görece kolay temin edilebilmesi ve ucuz olması nedeniyle bağımlılık yapan maddeler arasında en sık kullanılanıdır. Buna bir de alkolün toplumda sıradan bir içecek halini alması ve genel kabul görmesi eklenirse sık kullanımın nedeni anlaşılır. Batılı toplumlarda alkol bağımlılığındaki artış alkol kullanmanın hoş karşılanmadığı toplumlarda ise bağımlı sayısındaki azlık alkol bağımlılığının sosyal yönüne dikkat çekmektedir. Alkole başlama yaşı giderek düşmektedir. Alkolün kimyasal adı etil alkol etanol dür. Ağızdan alındıktan sonra çok kısa bir süre içinde yaklaşık 15 dakika kana karışır ve başta beyin olmak üzere diğer organlar üzerinde etkisini göstermeye başlar. Karaciğerde parçalanır ve çoklukla bağırsak az olarak da böbrek ve akciğer yoluyla vücuttan atılır. Beyine olan etkisi ile insan davranış ve duygularında değişiklikler oluşturur. Ancak bu değişikliklerin cinsi ve şiddeti alınan alkol miktarı ve kişinin toleransıyla yakından ilgilidir. •Alkolün etkisiyle oluşan bir müddet devam eden değişiklikleri şöyle sıralayabiliriz •-canlılık ve neşelilik hali •-gevşeme •-hareketlerde bozukluk yürümenin bozulması ve dengesizlik gibi •-taşkın ve saldırgan davranışlar -kendini denetleme yetisinin kaybı •-algılamada bozukluklar olmayan bir şeyi görme yada yanlış algılama gibi •-hafızada bozukluklar •-muhakeme yetisinin kaybı •-sıkıntı •-çökkünlük Alkolün insan vücudundaki etkileri alınan alkol miktarına bağlı kanda oluşan alkol seviyesiyle yakından ilgilidir. Örneğin, kanda %50-100 mg alkol bulunması hafif sarhoşluk hali oluştururken bu seviyenin % 400 mg üzerine çıkması koma, hatta ölümle bile sonuçlanabilir. Alkol direk beyin hücrelerini etkileyerek yukarıdaki belirtileri oluşturur. Bir süre kullanıldıktan sonra beyin hücrelerinin adaptasyonu sonucu benzer etkilerin görülebilmesi için daha fazla miktarda alkol almak gerekir. Tıp dilinde tolerans adı verilen bu olayla giderek fazla miktarlarda alkol alma isteğinin nedeni izah edilebilmektedir. Uzun süre alkol kullandıktan sonra alkolün bırakılması ile yoksunluk belirtileri denen ve kişiyi tekrar alkol almaya zorlayan bir takım bedensel ve ruhsal belirtiler kümesi oluşur. Ellerde titreme, çarpıntı, konuşmanın bozulması, kaslarda kasılmalar, terleme, tansiyonun yükselmesi, bulantı, kusma ağır bunaltı hali ve uyku düzensizlikleri gibi pek çok belirtinin gözlendiği bu durum aslında bağımlılık oluştuğunun bir göstergesidir. Diğer taraftan yine uzun süre alkol alımı sonrasında alkolün aniden kesilmesiyle oldukça da ciddi ve ağır bir yoksunluk olan deliryum tablosu ortaya çıkabilir. Yoğun bir tedavi gerektiren deliryum halinde ölüm riski dahi vardır. Süreğen alkol kullanımı insan vücudundaki tüm sistemleri olumsuz yönde etkiler ve çoğu geri dönüşümsüz tahribatlara korsakof psikozu neden olur. Bunlar tablo 1 de gösterilmiştir. Uzun süre alkol kullanmaya bağlı insanda oluşan belirti ve hastalıklar •Mide-Bağırsak Sistemi;Bulantı ve kusma, karaciğer büyümesi karaciğerde yağlanma, siroz, pankreas hastalıkları, gastrit, ülser, yemek borusu hastalıkları, ishal. •Kalp-Damar Sistemi; Kalp büyümesi, kalp büyümesi. •Vitamin ve element eksikliğine bağlı belirtiler; Diş eti kanamaları, durma ve yürüme güçlüğü, ağız-boğaz, meme ve karaciğer kanseri oluşma riski •Cinsel iktidarsızlık •Nöro-psikiyatrik belirtiler; His kusurları, hafıza bozukluğu, halüsinasyonlar Bir uyaran olmadığı halde algılama,örneğin olmayan bir nesneyi görme, bunama, görme bozuklukları, epilepsi nöbetleri. Annenin gebelikte alkol kullanımı bebekte zeka ve gelişme geriliğinden bazı organlarda doğumsal anormalliklere kadar varan oldukça ciddi sorunlar oluşturabilir. Alkol kullanımının yol açtığı sosyal sorunlar da önemlidir. Çünkü alkol toplumsal hayatı bir çok yönüyle tehdit etmekte ve huzursuzlukların başlıca nedeni olmaktadır. Alkol kullanımı bireyin iş, ev ve sosyal hayatında telafisi mümkün olmayan yaralar açabilir. İflas, mesleğini sürdürememe ve boşanmaya kadar varan bu gidişe dur demek güçtür. Sürekli huzursuzluğun hakim olduğu bu ailelerde yetişen dayağa, baskıya kalmış ve ihmal edilmiş çocuklarda alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı dahil bir çok ruhsal sorunlara yol açar. Alkol, her türlü saldırgan davranışları arttırması ve kendini kontrol edebilme yetisini baskılaması nedeniyle insanı suç işlemeye hazır hale getirir. Başta ölümle sonuçlanan trafik kazaları olmak üzere her türlü kazaya da neden olabilir. ESRAR Esrar Hint keneviri bitkisinden elde edilen ve ağız yoluyla ya da sigaraya sarılarak kullanılan toz halinde bir maddedir. Bağımlılık yapıcı maddeler arasında oldukça sık kullanılanlardandır. de lise çağındaki gençlerde esrar kullanma oranı %3-10 gibi oldukça yüksek düzeylerdedir. Etkisi kısa süre içinde görülmeye başlar. Esrar kullanıldığında geçici olarak oluşan belirtiler şunlardır; •Esrar kullanıldığında geçici olarak oluşan belirtiler şunlardır; •Neşelilik hali, zaman algısında bozulma, konsantrasyonun azalması, bellek bozukluğu, halüsinasyon, kalp atışlarında artma. Sürekli esrar kullananlarda tolerans gelişir ve aynı etkiyi elde edebilmek için daha fazla miktarlarda esrar alınır. Yine uzun süre kullanımdan sonra esrarın aniden bırakılmasıyla yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Özellikle gençlerde süreğen esrar kullanımına bağlı uykululuk hali pasiflik,zevk alamama, çökkünlük, eskiye kıyasla istek ve arzularda azalma gibi duygulanım problemleri oluşur. Ayrıca daha ağır ruh hastalıklarında görülen paranoya ve halüsinasyon gibi belirtilerle seyreden tablolara da rastlanabilir. Esrarın cinsel gücü arttırdığı yönündeki iddialar ise geçerli bulunmamıştır. MORFİN VE EROİN Morfin ve eroin opium grubu içinde yer alan uyuşturucu maddelerdendir. Morfin doğal,eroin ise yarı sentetiktir. Tıpta morfin nadiren güçlü ağrı kesici etkisinden yararlanmak için kullanılır. Eroinin ise böyle bir kullanım alanı yoktur. Bu maddelerden özellikle eroinin güçlü bağımlılık yapma etkisi vardır. Ayrıca bağımlılık kısa bir süre sonra oluşabilir. Birkaç kullanımdan sonra dahi kişi bu maddeleri almadan yapamaz hale gelir. Eroin genellikle damar içine zerk edilerek kullanılır. Böyle alındığında etkisi hemen başlar.
Erişkin Psikiyatrisi Alkol Bağımlılığı Tedavisinde Neurofeedback Tedavisi Alkol tedavisin'de Neurofeedback’in başarısını gösteren kontrollü çalışmalar bulunmaktadır. Neurofeedback tedavisinin eklenmesi ile başarı oranı yüzde 78'dir. Neurofeedback tedavisiyle, Uyuşturucu ve Alkol bağımlılarına ilaç kullanılmadan veya kullanılan ilaçlara ek tedavi olarak uygulanabiliyor. Beta/SMR ve Alpha dalgalarını değiştirme yöntemi uygulanan bu ve benzeri çalışmalarda, bir sene içinde tekrar madde bağımlılığına dönme oranının daha düşük olduğu görülmüştür. Neurofeedback tedavisi ile başarılı sonuçlar alınıyor. Alkol Bağımlılarına İlaçsız Tedavi Alkoliklerde beynin relaks olmasını sağlayan alpha dalgalarının az olduğunu 1949’dan beri yapılan çalışmalar göstermektedir. Alpha dalgalarının arttırılması beyine neurofeedback tedavisi ile öğretilebilmektedir. Alkol kullanımında alpha ve theta dalga çalışması etkili bir yöntem olduğu kanıtlanmıştır, diğer uyuşturucu maddeleri kullananların bir kısmında beynin ön bölümünde yüksek oranda alfa dalgaları bulunmakta ve/veya koherens bozuklukları alpha, theta veya beta dalgalarında görülmektedir. Bu düzensizlikler neurofeedback yöntemiyle düzenlenmesi öğretildiğin de önemli bir kısmı uyuşturucu kullanımından uzak kalmakta ve yaptıkları şeyin yanlış olduğuna dair içgörü gelişmektedir. Beynin orta hattındaki SMR bandında yapılan çalışmalar içgörü gelişmesine yardımcı olmaktadır. Ayrıca sorumluluk alma ve yaptığı işin ciddiyetini anlamaya yarayan Beta/SMR dalgalarını arttırmada sonucu pozitif etkilemiştir. Trudeau DL,2000;2005 Horrell T. et al,2010 Peniston EG, Kulkosky PJ.,1991 Peniston EG,1994 Peniston EG, Kulkosky PJ.,1995 Peniston EG, Saxby E.,1995 Ross SM.,2013 Kaiser DA, et al,1999 Bodehnamer DE, Callaway T.,2004 Bodenhamer DE, BeBeus M.,1995 Cowan JD.,1994 Fahrion al,1992 Ochs L.,1992 Passini FT, 1977 Taub E. et al,1994Saxby E. et al,1995 Alkoliklerle ve alkoliklerin çocuklarını da içeren yapılan EEG araştırma bulgularında, uzun zaman kaçınmadan sonra bile, bu gruptakilerin, çoğunlukla daha az alfa ve teta beyin dalgalarının olduğunu ve fazla beta aktivitesinin bulunduğunu belgelemektedir. Bu bulgu, alkoliklerin ve onların çocuklarının beyin bağlantılarının, başka insanlardan daha farklı olduğundan dolayı rahatlamada güçlük çektiklerini göstermektedir. Ancak, alkol kullandıktan sonra alfa ve teta dalgalarının seviyeleri artmaktadır. Bu nedenden dolayı biyolojik olarak alkolizme meyilli olanlar ve onların çocukları alkolün etkilerine karşı daha korunmasızlar çünkü farkında olmadan alkolikler, beyinlerindeki patolojiyi düzeltmek için kendi kendilerini tedavi ediyorlar. Alkol aldıktan sonra oluşan dinlendirici ruh hali, altta yatan beyin aktivite paterninden dolayı yüksek derecede pekiştiricidir. Beta beyin aktivitesinin fazlalığı alkoliklerin ve kokain bağımlılarının tekrar kullanmalarının relapsın en iyi göstergesi olduğunu birçok araştırmalar göstermektedir Bauer LO, 2001; Prichep L. et al, 1996a; Prichep L et l,1996b; Winterer et al., 1998. Alkolizmde ek tedavi olarak, Neurofeedback ile teta ve alfayı artırarak ve hızlı beta beyin dalgalarını azaltarak alkoliklere stres indirgeme ve derin dinlendirici ruh haline ulaşma eğitimi kullanılması ümit vaat eden potansiyeldir. Peniston and Kulkosky 1989 bu tür eğitimi kronik alkolikleri, alkolik, olmayan kontrol grubuyla ve geleneksel tedavi gören alkoliklerle karşılaştıran bir çalışmada kullandılar. 30 seans neurofeedback eğitimi alan alkoliklerin, alfa ve teta frekanslarında olan EEG’lerin yüzdelerinde ve alfa ritmlerinde kayda değer bir artış görüldü. Bununla beraber, kontrol grubuna kıyasla, neurofeedback grubunda depresyonda kesin bir düşüş de görüldü. Geleneksel konvansiyonel tedavi gören alkoliklerde serum beta-endorfin seviyelerinde stres ve kalorik alımı [yn. etanol] göstergesi kayda değer bir artış gösterdiler. Buna kıyasla, tedavilerine neurofeedback eğitimi eklenenlerde bu beta-endorfin artışını göstermediler. Dört senelik takiplerde Peniston EG., Kulkosky PJ., 1990 geleneksel tedavi gören grubun sadece yüzdesi 20’ si hiç alkol kullanmazken, neurofeedback eğitimi gören deney grubunda bu oran yüzde 80’di. Dahası, bu deney grubu Millon Kliniksel Çok Akslı Envanterin Millon Clinical Multiaxial Inventory 13 skalasında psikolojik uyumunda artış gösterirken, geleneksel tedavi gören alkoliklerde sadece 2 skalada artış görüldü ve bir skalada da kötüleşme kaydedildi. 16-PF personalite envanterinde neurofeedback eğitim almış grup 7 skalada ilerleme gösterirken geleneksel tedavi gören grupta sadece 1 skalada ilerleme görüldü. Buna benzer olumlu sonuçlar, depresyonu olan 14 alkolikte 21 ay takipten sonra yüzde 92 sinin alkolsüz kalması Saxby ve Peniston 1995 tarafından aktarıldı ve ümit verici neticeler Kızılderililerle yapılan bir çalışmanın 3 sene takibinde de görüldü Kelley MJ, 1997. UCLA`den Scott ve arkadaşları 2005 121 kişiyle bir randomize kontrollü çalışma yürüttüler. Hastalara 40 ila 50 seans neurofeedback uygulandı. Tedavilerine neurofeedback eklenenler terapide daha uzun kaldılar – madde kötü kullanımda çok önemli bir faktör. Bir sene takipte neurofeedback alan hastaların yüzde 77’si alkolsüz kalırken geleneksel tedavi görenlerin sadece yüzde 44’ü alkolsüz kalabildiler. Dikkat ölçeklerinde ve Minnesota Multifazik Personalite Envantör-2’de Minnesota Multiphasic Personality Inventory–2, MMPI-2 7 skalada ilerleme kaydettiler ki geleneksel tedavi gören grupta sadece 1 ölçekte ilerleme görüldü. Randomize kontrol grup kulanarak uygulanan, aldıkları standart tedaviye ek olarak yanlızca Görsel Neurofeedback alan grupta Beck Depresyon skalasında, kısa psikiatrik semptom,ve hastalıkla başetme skalasında gelişme görüldü. Lackner N. et al,2015 Alkol alma krizine giren deneklerin fMRI Neurofeedback ile anterior cingulate cortex, the insula, the inferior temporal gyrus and the medial frontal gyrus da nöronal aktiviteyi azaltmayı başarırken sağlıklı kontrol grup bunu bölgelerin alkol alma krizine yol açtığı bilinmektedir. Bu bölgeleri kontrol etmeyi neurofeedback ile öğrenmeleri alkol alma krizlerini azaltması önemli ama kalıcı olup olmayacağının incelenmesi gerekmektedir. Karch S. et al,2015 38 çok fazla alkol alan öğrencilerin fMRI Neurofeedback ile kontrol ve plasebo gruba göre alkol alma ile ilişkilendirilen striatal bölgelerin aktivasyonunu azaltarak düzenleme yapabildiğini gördüler. Kirsch M. et al, 2015 Alkol bağımlısında yapılan neurofeedback tedavisi anksiyete ve depresyonunu azaltırken bilişsel becerilerini arttırdı. Alkol kötü kullanım sayısını çok ciddi oranda düşürmesini sağladığı gibi alkol alan arkadaşlarından etkilenmesini ortadan kaldırdı. Teşhis ve Tedavi Protokolünün Seçimi Kişinin beyin dalgalarını objektif dijital EEG QEEG yöntemi ile kayıtlayıp VeriBankası sisteminde kendi yaş grubu ile karşılaştırıp, Alkol ve uyuşturucunun beyindalgalarına etkisini ve kişinin beyin dalgalarının yaş grubuna göre durumunugörebiliyoruz. Elde edilen verilerin tarafımızdan değerlendirmesinin ardındanNeurofeedback tedavi protokolleri hazırlanıyor. Amerikan Besin ve İlaç Birligi FDA onaylı olan ve New York Üniversitesi tarafındangeliştirilen bu Veri Bankası ile tanı koymaya destek yöntemleri, ABD’de yaklaşık 40 yıldır uygulanıyor. Nörometrik QEEG analizinde, bütün QEEG değişkenleri z puanla hesaplanmaktadır; z puanı da o yaş grubu için +/- 2’ye kadar standart sapma normal olarak kabuledilmektedir. Eğer standart sapma, normalden daha fazlaysa, bu nöropatoloji veanormallik şiddetini belirler. Hastaların içinde z puanlarını normalize edebilenler, Neurofeedback tedavisinden en fazla faydalananlardır. Yukarda soldaki beyin haritası örneğinde tedavi öncesi Beta, alpha ve teta koherans bozukluğu normalden fazladır. Yukarda sağdaki beyin haritasında bu bozukluklarneurofeedback tedavisi sonrası normale yaklaşmıştır. Kişinin Alkol alma olasılığınıarttıran tekrarlayıcı davranışı sağlayan bu elektrik akımları düzelince beyin alkol alma isteğinden vazgeçti. Alkol ve Uyuşturucu Kötüye Kullanımında QEEG’nin Rolü Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu DEHB olan çocukların ilerdeki yıllarda alkol No authors listed, 2003 ve madde kötükullanım yatkınlığı bilinmektedir. Wilens TE. et al,2011 Langley K. et al,2010 Akut sarhoşluk halindeki değişimler EEG’de yavaş aktivitenin oluşmasıdır. Bu yavaşaktivite, alfa frekansında azalma ve theta aktivitesinde artma ve yaygın delta ritimlerişeklinde görülür. Begleiter H,Platz A.,1972 Bu yavaş dalgaların aşırı alkol kullanımı ile ilişkisi vardır. Ayık olmanın rahatsız etmesi, yavaş dalgaların miktarı ile ilgilidir.Engel GL., Rosenbaum M.,1945 Kronik alkolizmin akut safhasında, sıklıkla yavaş aktivitede bir artış görülür. Bu değişiklik, hastanın kandaki alkol seviyesiyle orantılı olarak alfa frekansında düşüş veözellikle temporal alanda theta ritminde artış görülür. Temporal ve frontal alanlardanörofizyolojik bozulmayla bağlantılı olarak hızlı aktivitede bir artış görülür, bu da kasartifakından ayırtedilebilir. Coger al,1978 Coger al,1979 Ailede alkol problemi olması bu hastalığın riskinde en önemli faktördür. Bauer LO, Hesselbrock VM.,1993 Alkol kullananlar ile alkolden çekilme sendromu yaşayanlarınEEG bulgularını ayırt etmek mümkündür. Winterer al,1998 Uyuşturucu kötüye kullanımı ile ilgili yakın zamanda yapılan çalışmalar QEEG üzerinedayanmaktadır. Tekrarlanan raporlarda, alkol bağımlılarında beta artışı relative powerda görülmüştür. Artan alfa dalgasının, özellikle ön tarafta, çekilme sendromunda olduğu, aynı zamandaesrara maruz kalındıktan sonra arttığı raporlanmıştır. Struve al,1989 Struve al,1994 Alfada artma ve delta ve theta da azalmanın, birinci sınıf kokain kullanıcılarının çekilmesendromunda görüldüğü raporlanmıştır. Alper al,1990 Roemer al,1995 [1] Trudeau, D. L. 2005. Applicability of brain wave biofeedback to substance use disorder in adolescents. Child & Adolescent Psychiatric Clinics of North America, 141, 125-136 [2] Sokhadze, Cannon, Trudeau EEG Biofeedback as a treatment for Substance Use Disorders Review, Rating of Efficacy and Recommendations for further research. Applied Psychophysiology and Biofeedback. [3] Marlatt, G. A., & George, W. H. 1984. Relapse prevention Introduction and overview of the model. British Journal of Addiction, 79, 261-273. [4] Higgins, Budney, Bickel, Badger, Foerg, and Ogden, D.1995 Outpatient behavioral treatment for cocaine dependence One-year outcome. Exp Clin Psychopharmacol 3205 -212. [5] Gossop M1, Stewart D, Browne N, Marsden J. Factors associated with abstinence, lapse or relapse to heroin use after residential treatment protective effect of coping responses. Addiction. 2002 Oct;97101259-67. [6] Kang, SY, Kleinman, PH, Woody, GE, Millman, RB, Todd, TC, Kemp J, Lipton, DS.1991. Outcomes for cocaine abusers after once-a-week psychosocial therapy. Am J Psychiatry; 148630-635
Aşağıda alkolün yol açtığı davranış bozuklukları nelerdir kısaca olarak ele alacağız. Alkol, akıl sağlığının zarar görmesinde etken olan zararlı bir kimyasal maddedir. Alkolün etkileri uzun süre devam edebilir. Alkol etkisinin sürmesi insanların hayatını da olumsuz etkilemektedir. Alkolün yol açtığı davranış bozuklukları bulunmaktadır. Alkolün neden olduğu davranış bozuklukları, şuur kaybının yaşanması, hayal görülmesi, unutkanlıkların yaşanması gibi durumlardır. Bu durumlar karşısında insanlar çaresiz kalmakta ve çok aciz bir duruma düşmektedir. Alkolün yol açtığı davranış bozuklukları diğer insanların da zarar görmesine neden olmaktadır. Alkol, zararlı alışkanlıklar arasında yer almaktadır. Trafik kazaları,cinayetler, yaralanmalar, toplumda huzursuzluklar yaşanması alkolün neden olduğu olumsuz durumlar arasında yer almaktadır. İnsanların sağlıklarından olması ve zamanla ölmesi de alkol yüzündendir.
Alkol zehirlenmesi basit bir sarhoşluktan komaya kadar değişen klinik tablolarla ortaya çıkabilir. Bu tablonun temel özelliği, alkol alımı sırasında ya da kısa bir süre sonra gelişen klinik olarak önemli davranış açısından psikolojik değişikliklerin varlığıdır. Alkolün yol açtığı zehirlenme belirtileri genelde kan düzeyi ile uyumludur. Kan düzeyi yükselme hızı alkol alan kişilerin toleransına başka ilaç kullanıp kullanmamasına ve anksiyete bozukluğuna göre değişiklik erkeklere göre daha hızlı zehirlenme gelişmektedir.
I. Tanım Alkol, çok eski çağlardan beri keyif verici, yatıştırıcı, uyuşturucu ve ilaç olarak kullanılan kimyasal bir maddedir. MSS’de depresan ve toksik etkileri olan alkol, ruhsal olarak sağlıklı veya hasta olanlarda en yaygın kullanılmaktadır. Eğlence veya sosyal içicilik ile kötüye kullanım arasındaki ayırım belirsizdir. Alkolizm, etanol içeren içeceklerin aşırı şekilde kullanımıdır. II. Yaygınlığı Alkol kullanımı toplumsal kabul gören yaygın bir davranıştır. Alkolizm gelişmiş ülkelerde başta gelen sağlık sorunlarından biridir. ABD.'de alkolizm kalp hastalıkları ve kanserden sonra üçüncü sırada yer alır. ABD.'de erişkinlerin %51'i alkolü değişik miktarlarda sürekli kullanmaktadır. Kötüye kullanım kadınlarda %10, erkeklerde %20; alkol bağımlılığı kadınlarda %3-5, erkeklerde %10 olarak bulunmuştur. Alkol kullanımı ile ilgili bozukluklar erkeklerde 2-3 kat fazladır. Ülkemizde alkol kullanımı ile ilgili bozuklukların yaygınlığıyla ilgili araştırmalar yetersizdir. Yaş ve cinsiyet Alkol kullanımının 20-35 yaşları arasında en yüksek olduğu bilinmektedir. Çalışmalarda 12-17 yaş grubunun ortalama %50'sinin en az bir kez alkol kullandığı, bunlardan %25'inin kendisini bir alkol kullanıcısı olarak tanımladığı bulunmuştur. Alkole bağlı bozuklukların semptomları erkeklerde 20'li yaşlarda başlar, genellikle 30'lu yaşlarda tanı koyduracak hale gelir. Kadınlarda alkol kötüye kullanımının başlama yaşı genel olarak daha geçtir. Alkol kullanımı erkeklerde kadınlara göre daha fazladır. Alkole bağlı bozukluklar da buna paralel olarak erkeklerde 2/1 ile 3/1 oranlarında daha yüksek olarak bildirilmektedir. Psikososyal faktörler Alkolizm bütün sosyoekonomik sınıflarda mevcuttur. Gelişmiş ülkelerde alkole bağlı bozukluklar yüksek sosyokültürel kesimde belirgin derecede yüksektir. Beraber Görüldüğü Diğer Ruhsal Bozukluklar Diğer madde kullanım bozuklukları ve antisosyal kişilik bozukluğu ile sıklıkla birlikte izlenir. Ayrıca alkole bağlı bozukluğu olanların %30-40'ının hayatlarında en az bir kere majör depresif bozukluk görüldüğü bilinmektedir. Alkol anksiyeteyi azaltır, pek çok kişi bu nedenden dolayı kullanır. Alkole bağlı bozukluğu olanların %25-50'si bir anksiyete bozukluğu özellikle fobiler ve panik bozukluğu tanı kriterlerini karşılamaktadır. İntihar yaygınlığı %10-15 civarındadır. Alkole bağlı bozuklukta majör depresif atak, zayıf psikososyal destek, ciddi organik hastalık varlığı, işsizlik ve yalnız yaşama intihar riskini artıran faktörlerdir. III. Etyoloji Alkole bağlı bozukluklarda diğer ruhsal bozukluklarda olduğu gibi multifaktöryel bir etiyoloji söz konusudur. Herhangi bir hastada psikososyal, genetik veya davranışsal faktörlerden biri daha önemli rol oynamış olabilir. Öne sürülen hipotezler şunlardır Çocukluk öyküsü Çocukluk çağındaki pek çok faktörün bazı nörokognitif testlerde defisit bulunması, bazı EEG anormallikleri gibi ileriki yaşlarda alkol kullanımı için risk oluşturduğu ileri sürülmektedir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, davranım bozukluğu erişkin dönemde alkole bağlı bozukluklar için risk faktörleri olarak değerlendirilmektedir.. Psikoanalitik faktörler Alkole bağlı bozukluklar ile ilgili psikoanalitik teoriler katı, cezalandırıcı bir süperego yapısı ve psikoseksüel gelişim basamaklarından oral dönem fiksasyonu üzerinde odaklaşmıştır. Bazı dinamik oryantasyonlu psikiyatristler alkole bağlı bozukluğu olanlarda özel bir kişilik tipi tanımlamışlardır “Çekingen, yalnız, sabırsız, öfkeli, aşırı duyarlı, kaygılı ve cinsel olarak bastırılmış”. Sosyal ve kültürel faktörler Bazı sosyal olaylarda aşırı içki kullanımı görülebilir. Yatılı okul yatakhaneleri, askeri üsler çok ve sık içki kullanımının yaygın olduğu ve sosyal bir olay olarak kabul gördüğü ortamlardır. Bazı kültürel, dini ve etnik gruplarda ise alkol kullanımına direnç daha fazladır Örneğin; Müslümanlarda, tutucu Protestanlarda, Asyalılarda. Davranış ve öğrenme faktörleri Özellikle ailedeki içki alışkanlığı gibi bazı faktörler içki kullanımını etkiler, ancak ailenin içki alışkanlığının alkole bağlı bozukluk üzerine direkt bir etkisi yoktur. Davranışsal açıdan bakınca içkinin sağladığı öfori, kendini iyi hissetme, anksiyete ve korkunun azalması sonraki içki alışkanlığını pekiştirir. Genetik ve diğer biyolojik faktörler Alkole bağlı bozukluklarda genetik geçiş ile ilgili bilgiler erkeklerde kadınlara göre daha kuvvetlidir. Aile araştırmalarında alkolik bireylerin babalarının % 50'si, erkek kardeşlerinin % 30'u, annelerinin % 6'sı, kız kardeşlerinin % 3'ü alkolik bulunmuştur. Birçok çalışmada birinci derecede akrabalarında alkole bağlı bozukluk olanlarda, olmayanlara göre 3-4 kez daha çok alkole bağlı bozukluk gösterilmiştir. Bu bulgular monozigot ikizlerde dizigotlara göre daha yüksek konkordans bildirilmesi ile de desteklenmektedir. Evlat edinme çalışmalarında da öz ailesinde alkole bağlı bozukluk bulunanların, alkole bağlı bozukluk bulunmayan üvey aile yanında yetiştirilseler bile alkole bağlı bozukluk açısından risk altında oldukları gösterilmiştir. Bazı çalışmalara alkole bağlı bozukluk ile Dopamin tip 2 reseptörleri arasında bir ilişkiden söz edilmektedir. Alkole bağlı bozukluk ile ilgili organisite çalışmaları, bunlardaki fizyopatolojinin ventral tegmental alan ve nükleus accumbensde olduğunu ileri sürmektedir. Genetik geçişin biyolojik sonuçları bilinmemekle birlikte, ailelerinde alkole bağlı bozukluk olan çocukların beyinlerinde elektrofizyolojik ölçümlerde ve alkole cevapta değişikliklerden söz edilmektedir. Burada D2 reseptörleri gibi nörotransmiter reseptörler rol oynuyor olabilir. Bazı çalışmalarda ise alkole bağlı bozukluğu olanların BOS'unda anormal nörotrasmiter konsantrasyonları ve metabolitleri bulmuşlardır. Serotonin, dopamin, GABA ve bunların metabolitlerinde azalma bildirmişlerdir. IV. Alkolun Etkileri Alkol terimi, doymuş bir karbon atomuna bağlı hidroksil grubundan oluşan geniş bir grup organik molekülü kapsar. Etil alkol, diğer deyişle etanol en yaygın kullanılan alkol çeşididir. Bu aynı zamanda içki alkolüdür. Değişik tat ve kokudaki alkol içeren içkiler üretim metotlarındaki farklılıklar sonucudur. Bir tek içimlik alkollü içki ortalama 12 gram etanol içerir. Genel olarak, ortalama bir içki ile tek kadehte, 70-75 bir kişinin kan alkol düzeyinin 15-20 mg/dl. olduğu kabul edilir. Sağlıklı bir kişi bunu yaklaşık bir saatte metabolize eder. Alkolün %10'u mideden, geri kalanı ince barsaklardan emilir. Kan konsantrasyonu, içimden ortalama 45-60 dakika sonra en yüksek seviyeye ulaşır. Midenin dolu olması emilimi geciktirir. Alkol bütün vücut sıvılarına dağılır. Sıvı oranı yüksek dokularda daha yüksek konsantrasyona ulaşır. Alkolün %90'ı karaciğerde oksidasyon yolu ile metabolize olur, geri kalanı değişmeden böbrek ve akciğerlerden atılır. Vücut saatte 10-34 mg/dl alkolü metabolize edebilir. Birçok maddenin beyinde spesifik hedef reseptörleri tanımlanmışken, alkol için tek bir moleküler hedef yoktur. Uzun zamandan beri kabul gören teoriye göre, alkol nöron membranına etki eder. Kısa süreli kullanımda membran akıcılığında artışa, uzun süreli kullanımda ise hücre membranında esnekliğin kaybolmasına yol açar. Alkolün beyinde genel olarak moleküler aktivite üzerinde deprese edici etkisi vardır. Kan konsantrasyonuna göre etkilenme şöyledir % Düşünce süreci, yargılama ve otokontrol etkilenir. % İstemli motor hareketlerde beceriksizleşme % Beyin motor alanları deprese olur, emosyonel kontrol etkilenir % Konfüzyon, stupor % Koma Akşamları düzenli alkol alımı, uykuya dalmayı kolaylaştırdığı uyku latensini azaltır halde uyku yapısını bozar. REM ve derin uyku 4. dönem kısalır, uyku bölünmeleri artar. Diğer organlar üzerindeki etkisi Uzun süreli kullanımda karaciğer yağlanması, özefajit, gastrit, mide ülseri, pankreatit, pankreas yetmezliği, pankreatik kanserler, kan basıncında yükselme, lipoprotein, trigliserit disregülasyonu, karaciğer enzimlerinde yükselme, kanser türlerinin sıklığında artmadır. Miyokard infarktüsü ve serebrovasküler hastalık için risk oluşturur. -glutamil transpeptidaz, ürikgLaboratuvar testler asit, trigliserid, SGOT, SGPT artışı görülebilir. V. Alkolle İlişkili Bozukluklar DSM IV,1994 Alkol kullanım bozuklukları Alkol bağımlılığı Alkol kötüye kullanımı Alkolun yol açtığı bozukluklar Alkol entoksikasyonu Alkol yoksunluğu Alkol entoksikasyonu/ yoksunluğu deliryumu Alkolun yol açtığı kalıcı demans Alkolun yol açtığı kalıcı amnestik bozukluk Alkolun yol açtığı psikotik bozukluksanrılı/ varsanılı Alkolun yol açtığı duygudurum bozukluğu Alkolun yol açtığı anksiyete bozukluğu Alkolun yol açtığı cinsel işlev bozukluğu Alkolun yol açtığı uyku bozukluğu BTA alkolle ilişkili bozukluklar Alkol Bağımlılığı Bedensel ve ruhsal sağlığı etkileyecek derecede aşırı alkol kullanımıdır. Üç yaygın şekli vardır 1 Çok fazla miktarda alkolü sürekli olarak kullanma, 2 sadece hafta sonları ağır içicilik veya mesleki işlevselliğin az etkilendiği tip, 3 sakin geçen uzun dönemler arasında ağır içme atakları ile seyreden tip. Alkol Bağımlılığı Tanı Ölçütleri DSM IV 12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan aşağıdaki belirtilerden en az üçünün olması ve klinik olarak bozulmaya yol açması 3. Amaçlanandan çok veya uzun süre alkol alma 4. Başarısız bırakma azaltma çabaları 5. Alkol bulmak, kullanmak, etkilerinden kurtulmak için çok zaman harcama 6. Toplumsal, mesleki, sosyal eylemlerde azalma 7. Psikolojik ve fiziksel sorunlara rağmen alkol kullanma Alkol Kötüye Kullanımı Alkol Kötüye Kullanımı Tanı Ölçütleri DSM IV 12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan aşağıdaki belirtilerden en az birinin olması ve klinik olarak bozulmaya yol açması 1. Sorumlulukları alamama ile sonuçlanan yineleyici alkol kullanımı 2. Fiziksel tehlikeli durumlarda yineleyici alkol kullanımı 3. Alkol kullanımı ile ilişkili yineleyici yasal sorunlar 4. Alkol kullanımı ile ilişkili yineleyici toplumsal ya da kişilerarası sorunlar Bu belirtiler bağımlılığın ölçütlerini karşılamamalı Alkolizm Tedavisi 1. Psikoterapi İçgörü 2. Psikososyal önlemler Aile terapisi, davranış terapisi 3. Farmakoterapi DisulfiramAntabuseAsetaldehid DH enzimini inhibe eder, aselaldehid birikimi sonucu aşırı rahatsızlık veren reaksiyonlar ortaya çıkar ve hasta alkol kullanma davranışından kaçınır. Hasta alkolu bırakmak istiyorsa kullanılabilir. Naltroksen Olasılıkla endojen opioidlerin salınımını bloke ederek alkol isteğini azaltır. Psikotropikler Anksiyolitikler, antidepresanlar, lityum 4. Adsız Alkolikler İyilik halinin sürdürülmesi ve sorunlarla başedilmesinde yardımcı olur. Alkol Entoksikasyonu Yakın bir geçmişte alkol alımına bağlı gelişen, geri dönüşlü, alkole özgü bir sendromdur. Alkolün merkezi sinir sistemi üzerine direkt etkisine bağlı ortaya çıkan belirgin uygunsuz davranışlar, psikolojik değişiklikler vardır. Alkol Entoksikasyonu Tanı Ölçütleri DSM IV Belirgin uygunsuz davranış ve psikolojik değişiklerin yanında, aşağıdakilerden en az birinin görülmesi gereklidir. Geveleyerek konuşma Koordinasyon bozukluğu Sendeleyerek yürüme Nistagmus Dikkat,bellek bozukluğu Stupor ya da koma Bu belirtiler tıbbi veya bir mental durumla açıklanamaz Kan Düzeyine Göre Beklenen Entoksikasyon Belirtileri Kan düzeyimg/dl Belirtiler/bulgular 20-99 Motor aktivite ve konuşmada bozulma,işlevsellikte bozulma, yargı bozukluğu,konuşkanlık, peltek konuşma,dengesizlik 100-199 İnkoordinasyon,reaksiyon zamanında uzama,dengesizlik 200-299 Bulantı,kusma,çift görme 300-399 Hipotermi,şiddetli dizartri,amnezi, evre I anestezi 400-700 Koma, solunum yetmezliği,ölüm Alkol entoksikasyonu önemsiz bir durum değildir. İleri derecede entoksikasyon koma, solunum yetmezliği ve ölüme neden olur. Ölüm kusulanın aspirasyonu sonucu da meydana gelebilir. Bazı çalışmalarda, alkol entoksikasyonu süresince serebral kan akımında hafif düzeyde bir artış, içme devam ettiğinde ise azalma bildirmişlerdir. Alkol entoksikasyonu semptomlarının şiddeti, alkolün beyindeki konsantrasyonunu da yansıtan, kan düzeyine bağlıdır. Entoksikasyon başlayınca bazı kişiler konuşkan, girişken, bazıları kapanık, kasvetli, durgun, bazıları ise kavgacı olurlar. Bazı insanlar duygulanım değişiklikleri, aralıklı gülme ve ağlama nöbetleri geçirirler. Entoksike iken, düşme ve kavgalar sonucu subdural hematom, kemik kırıkları, hematomlar, soğuk iklimlerde hipotermi ve ölüm olabilir. İmmün sistem baskılanmasından dolayı entoksikasyonda infeksiyon riski de yükselir. Entoksikasyon Tedavisi Ciddi alkol entoksikasyonu tedavisi, mekanik ventilatörün bulunduğu bir yoğun bakım ünitesinde yapılmalıdır. Asit-baz dengesine. elektrolitlere ve vücut sıcaklığının korunmasına dikkat edilmelidir. Fizik muayene Olabilecek tıbbi soruna yönelik kontrol, laboratuvar inceleme ve tedavi Kalp ritim bozukluğu ve yetmezliği, GİS kanaması, enfeksiyon, karaciğer yetmezliği,nörolojik bozukluk dehidratasyon, hipoglisemi Vitamin replasmanıTiamin Farmakolojik tedavi Benzodizepin ve/veya antipsikotik HemodiyalizKaraciğer fonksiyonları bozuk ve kan alkol düzeyi %600mg. üzerinde ise İdiyosinkratik Alkol Entoksikasyonu Tanı kitaplarında, henüz ayrı bir başlık olarak yer almamaktadır. Patolojik, komplike, atipik, paranoid alkol entoksikasyonu olarak da adlandırılmaktadır. Az miktarda alkol alımından hemen sonra ciddi davranış bozukluklarının ortaya çıkmasıdır. Bu durum özellikle adli tıp açısından önemlidir. Ceza ehliyeti açısından alkol entoksikasyonu kişinin suç sayılan davranışlarında hafifletici bir neden olarak kabul edilmezken, bugün ABD 'de bazı avukatlar minimal alkol kullanımı ile ortaya çıkan idiyosinkratik ve patolojik reaksiyonu savunma amacı ile kullanmaktadırlar. Değişik raporlarda idiyosinkratik alkol entoksikasyonunda konfüzyon, dezoryantasyon, illüzyon, geçici delüzyonlar, görsel halüsinasyonlar artmış psikomotor aktivite bildirmektedirler. Kişi impulsif, agresif ve tehlikeli olabilir, intihar düşünceleri ve girişimleri bulunabilir. Bu bozukluk bir kaç saat sürmekte ve uzun bir uyku periyodu ile sona ermektedir. Tedavide, hastanın kendisine ve çevresine zarar vermesi önlenmeli, gerekirse fiziki olarak tespit etmelidir. Haloperidol gibi bir antipsikotik ilaç saldırgan davranışların kontrolü için kullanılabilir. Alkol Yoksunluğu Klasik belirtisi tremordur. Ama bulgu spektrumu psikotik elementler, algı bozuklukları, epileptik nöbetler, deliryum tremens bulgularını da içerecek tarzda değişebilir. Tremor, alkolün kesilmesinden 6-8 saat sonra başlar, psikotik bulgular ve algı bozukluğu 8-12 saat, epileptik nöbetler 12-24 saat, deliryum tremens ise 72 saat içinde gelişebilir. Deliryum tremens ilk bir hafta içinde beklenebilir. Ayrıca yoksunluk sendromunda bulgular her zaman bu sırayı da izlemeyebilir. Alkol yoksunluğu tremoru hem ince hem de kaba olabilir. Alkol Yoksunluğu Tanı Ölçütleri DSM IV Fazla ve uzun süreli alkol kullanımının sonlandırılması veya azaltılması sonucu, birkaç saat-birkaç gün içinde, alkole özgü belirgin sıkıntı, toplumsal, mesleki alanlarda işlevsellikte bozulma ile birlikte aşağıdakilerden en az ikisinin olması durumudur. Otonomik hiperaktivite Artmış el tremoru Uykusuzluk Bulantı, kusma Geçici varsanı, yanılsamalar Psikomotor ajitasyon Anksiyete Konvulsiyon Bu belirtiler tıbbi veya bir mental durumla açıklanamaz Alkol Yoksunluğu Belirtileri Hafif / erken dönem Ağır / geç dönem Otonom sinir sistemi Hipertansiyon, terleme, ateş, tremor Erken dönem bulgularında artış Davranışsal Huzursuzluk, sinirlilik Sanrı, varsanılar, saldırganlık, Kognitif Konsantrasyon güçlüğü Yönelim, bellek ve yargı bozukluğu bilinç bulanıklığı GİS Bulantı, kusma, ishal Bulgularda artış Nörolojik Güçsüzlük, kramp, tremor Jeneralize nöbet Uyku Uykusuzluk, karabasan Bulgularda artış Alkol Yoksunluğu Deliryumu “Deliryum Tremens DT” 30 yaş üzerinde görülen, genellikle 5-15 yıl arasında devamlı alkol kullananlarda, alkolün kesilmesi veya azaltılması ile ortaya çıkan bir tablodur. Konfüzyon ve yönelim bozukluğu temel belirtileridir. Yoksunluk döneminde hastanın dikkatle izlenmesi deliryum tremens gelişmesini önler. Alkol yoksunluğu deliryumu sonuçları ciddi olabilecek acil tıbbi problemdir. Deliryumdaki hasta hem kendisi hem de çevresi için tehlikelidir. Düşünce ve algı bozukluğu saldırgan ve intihar davranışlarına neden olabilir. Otonomik hiperaktivite taşikardi, yüksek ateş, terleme, anksiyete, uykusuzluk, hipertansiyon, algı bozuklukları çoğunlukla görsel ve taktil halüsinasyonlar, hipereksitabiliteden letarjiye kadar değişen psikomotor dalgalanmalar ek bulgulardır. Tedavi edilmezse %20 mortalitesi vardır. Ölüm ilave bir tıbbi hastalıktan pnömoni, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği, karaciğer yetmezliği dolayıdır. Yoksunluk epilepsisi deliryum gelişmekte olduğunun habercisidir. Deliryum tremens alkolü azaldıktan veya kestikten sonraki bir haftalık süre içinde görülebilir. Alkoliklerin %5'i deliryum tremens nedeniyle hastaneye yatar. Bu sendrom genellikle, alkol yoksunluğunda hastaneye yatışın üçüncü günü oluşur. Pankreatit, hepatit gibi fiziksel bir hastalık predispozisyon oluşturur. Predeliryum Grade I Yoksunluğun fiziksel belirtileri+, varsanı, bilinç bulanıklığı- Grade II Fiziksel belirtiler,varsanılar+, bilinç bulanıklığı- Deliryum Grade III Fiziksel belirtiler, varsanılar, bilinç bulanıklığı, yönelim bozukluğu+ DT Tedavisi Fizik muayene Olabilecek tıbbi soruna yönelik kontrol ve tedavi Kalp ritim bozukluğu ve yetmezliği, GİS kanaması, enfeksiyon, karaciğer yetmezliği, nörolojik bozukluk dehidratasyon, hipoglisemi Sıvı, vitamin ve mineral replasmanı Sıvı ve glikoz replasmanı, folik asit, tiamin, niasin, D vit, çinko, magnezyum eksikliğinin düzeltilmesi Farmakolojik Benzodizepinler sedasyon, uyku düzeni, olası konvulsiyon için Ortam Yeterli, ancak az dış uyaran Ajite hastada aşırı uyarandan, uykulu hastada az uyarandan kaçınılmalı Alkolle İlişkili Persistan Demans Birçok çalışmada kronik alkol bağımlılığında genişlemiş ventriküller ve kortikal atrofi bulguları ile birlikte demans gösterilmiştir, ancak demansın nedeni açıklanamamıştır. Alkolle İlişkili Persistan Amnestik Bozukluk Temel özellik uzun süre fazla miktarda alkol kullanımından sonra kısa süreli bellek bozukluğunun ortaya çıkmasıdır. Sıklıkla yıllar boyu alkol kullanımından sonra görülür. 35 yaşın altında nadirdir. Alkolden kaynaklanan persistan amnestik bozukluğun klasik adı Akut semptomlu .............................Wernicke sendromu Kronik seyirli ..................................Korsakoff sendromu Wernicke sendromu tedavi ile tamamen iyileştiği halde, Korsakoff sendromu %20 oranında gerileme gösterir. İkisinde de fizyopatoloji tiamin eksikliğidir kötü beslenme veya emilim bozukluğu. Tiamin akson potansiyelinin akson boyunca ve sinaptik geçişinde önemli olan bazı enzimlerin kofaktörüdür. Nöropatolojik lezyon simetrik ve paraventrikülerdir. Wernicke sendromu Alkolik ansefalopati, akut nörolojik belirtiler, ataksi, vestibüler disfonksiyon, konfüzyon, oküler hareket bozuklukları, anizokori, ışığa yanıtta azalma ile belirlidir. Tedavide; erken dönemde parenteral tiamin verilmesinin Korsakoff sendromu gelişmesini önlediği söylenmektedir. Tiamin 100 mg 2-3 kez oral, 1-2 hafta boyunca verilmelidir başlangıçta 100-400 mg. Tiamin. Korsakoff sendromu Kronik amnestik sendrom Bozulmuş mental fonksiyonlar özellikle yakın bellek, anterograd amnezi, konfabulasyon ile belirlidir. Tedavide; 3-12 ay boyunca günde 2-3 x 100 mg. tiamin uygulanmalıdır. Blackout Bilinç kararması Alkole bağlı bilinç kararması son tanı kitaplarında ayrı bir başlık altında yer almamakla birlikte yaygındır. Transiyent global amnezi ataklarına benzer. Alkol entoksikasyonu ile birliktedir. Amnezi periyodunda hasta bilememekten kaynaklanan bir korkudan dolayı streslidir. Kararma süresince uzak bellek iyiyken, 5-10 dakika öncesine ait yakın bellek bozulmuştur. Diğer entellektüel yetenekler korunmuştur. Patolojinin moleküler seviyede olduğu bilinmekte ve hipokampus ve bununla ilişkili temporal lob yapılarında olduğu sanılmaktadır. Alkolle İlişkili Psikotik Bozukluk Entoksikasyon ya da yoksunlukla başlayan halüsinasyon veya delüzyonlar ile karakterize psikotik tablodur. Eskiden alkol halüsinozisi olarak adlandırılıyordu. En yaygın olarak işitme halüsinasyonları ayıplayan, kötüleyen, tehdit edici, bazen de öven, memnuniyet verici ile karakterizedir. Genellikle bir haftadan kısa sürer, bu süre içinde realiteyi test etme bozulmuştur. Alkol yoksunluğundan sonra halüsinasyon nadirdir. Genellikle uzun süre alkol kullanımından sonra görülür. Bir haftadan uzun sürerse diğer psikotik bozukluklar gözden geçirilmelidir. Tedavi Deliryum tremense benzer biçimde benzodiazepinler , uygun beslenme ve yeterli sıvı vermedir. Uzun sürerse ve yetersiz kalınırsa antipsikotikler de kullanılabilir. Alkole bağlı diğer psikiyatrik bozukluklar Alkolden kaynaklanan duygudurum bozukluğu manik, depresif veya mikst tip olabilir. Anksiyete bozukluklarında, jeneralize anksiyete bozukluğu, panik atak, obsesif-kompulsif semptomlar, fobik semptomlar bulunabilir. Alkolden kaynaklanan cinsel işlev bozukluğu ve uyku bozukluğu tanıları için bu bozuklukların alkol entoksikasyonu veya yoksunluğu sırasında başlamış olması gerekir. VI. Alkole bağlı diğer bozukluklar Alkolik pellegra ansefalopatisi Konfüzyon, bilinç sislenmesi, miyoklonus, hipertermi, apati, irritabilite, yorgunluk, anoreksia, insomnia ve bazen deliryum görülür. Oldukça nadirdir. Wernicke veya Korsakoff sendromu düşünülen, ancak tiamine cevap vermeyen olgularda akla getirilmelidir. Niasin eksikliğinden kaynaklanır. Tedavide niasin oral 4x50 mg/gün veya parenteral 2-3x 25 mg/gün verilir. Fetal alkol sendromu Annenin alkol kullanımından dolayı in utero fetusun etkilenmesidir. Mental retardasyona neden olur. Alkol intrauterin büyüme ile doğum sonrası gelişime zarar verir. Mikrosefali, kraniofasiyal malformasyonlar, ekstiremite ve kalp defektleri oluşabilir. Alkolik kadınlarda risk %35'dir. Alkol Kullanımının Nörolojik ve Tıbbi Komplikasyonları Sinir sisteminin nutrisyonel hastalıkları W-K sendromu Serebellar dejenerasyon Periferal nöropati Optik nöropati Pellegra Kesin patogenezi bilinmeyen alkolik hastalıklar Santral pontin miyelinosis Marchiafava-Bignami hastalığı Fetal alkol sendromu Myopati Alkolik demans Alkolik serebral atrofi Alkole bağlı sistemik hastalıklar Karaciğer hastalıkları Hepatik ensefalopati, ACHD GİS Malabsorbsiyon sendromları, Postgastrektomi sendromu, Olası pankreatik ensefalopati KVH Kardiyomyopati, Aritmiler Hematolojik hastalıklar Anemi,lökopeni, trombositopeni Enfeksiyöz hastalıklar Özelliklemenenjit Hipotermi, hipertermi Hipotansiyon, hipertansiyon Respitatuvar depresyon Toksik ensefalopatiler Elektrolit imbalansları Hipoglisemi, hiperglisemi, hiponatremi, hiperkalsemi, hipomagnesemi, hipofosfatemi Artmış travma insidansı Kaynaklar 1 E. Köroğlu ed DSM-IV Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, APA, 1994. Türkçe Çevirisi, , Medikomat, 1995. 2 Kaplan HI, Benjamin JS, Grebb JA ed Kaplan and Sadock’s Synopsis of Psychiatry, 7th ed, 1994.
alkolün yol açtığı davranış bozuklukları